Hayata Bakış Açınız ?

Genel Konular
Cevapla
Kullanıcı avatarı
ülkü
Yeni Üye
Mesajlar: 241
Kayıt: 12 Eki 2006, 15:58
Konum: İstanbul

Hayata Bakış Açınız ?

Mesaj gönderen ülkü »

Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylaşan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı.
Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu.
Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak, arkadaşına dışarısını anlatırdı.

- "Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım.
Çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor.
Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak boş,
dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar,
elele tutuştular, ne kadarda yakışıyorlar birbirlerine. Erguvan ağaçları
ne kadar güzel açmış, her yer mor bir renk almış,
erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor.
Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar,
ne güzelde dalıyorlar suya"

Günler böyle geçip gidiyordu... Ta ki cam kenarındaki yaşlı adam
kalp krizi geçirene kadar...!!!
İşte o anda duvar kenarındaki adam elinin altındaki düğmeye bassa
kurtaracaktı arkadaşını, ama şeytana uydu.
Bunca zamandır sadece dinliyordu, artık görebilirdi de...
İşte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı.
Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi.
Ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.
Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi.
Hemen yatağının yerini değiştirdiler.
İşte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti.
Başını kaldırdı ve pencereden baktı ve gördüğü sadece
"SİMSİYAH BOYANMIŞ bir duvar" oldu ...


Arkadaşlar sizin hayata bakış açınız nedir? olumlu mu bakarsınız herşeye?
her yerde bir güzellik bulabilir misiniz? yada karamsar mısınızdır?
Üzülme!'' der Mevlana... Ve devam eder; "Kaybettiğin her şey başka bir surette geri döner"..
Kullanıcı avatarı
Ati10
Admin
Admin
Mesajlar: 975
Kayıt: 12 Eki 2006, 01:48
Konum: burhaniye
İletişim:

Mesaj gönderen Ati10 »

Nasıl bakarsak öyle görürüz..
o yüzden hep olumlu bakmaya çalışırım..
Forum Kurallarımız : https://gerigeldik.com/B3/viewtopic.php?f=1&t=1
Kullanıcı avatarı
ülkü
Yeni Üye
Mesajlar: 241
Kayıt: 12 Eki 2006, 15:58
Konum: İstanbul

Bakış açımız ruh halimizi yansıtır...

Mesaj gönderen ülkü »

Hayattaki bazı şeylerden farklı olarak, bakış açımızı kendimiz seçebiliriz. Bazen mutluluğun yalnızca seçtiğimiz tavırların bir sonucu olduğunu hatırlamaya ihtiyacımız vardır.

Bugün erken kalktım. Saat gece yarısını vurmadan önce yapmam gerekenlerin heyecanını duydum içimde. Yerine getirmem gereken sorumluluklarım var bugün. İşim bugün nasıl bir gün geçireceğime karar vermek.

Bugün hava yağmurlu diye şikayet edebilirim ya da çimler bedavaya sulanıyor diye müteşekkir olabilirim.

Bugün daha çok param yok diye üzülebilirim veya bütçem alımlarımı daha akıllıca planlamama teşvik ettiği ve beni müsriflikten uzak tuttuğu için memnun olabilirim.

Bugün sağlığımdan yakınabilirim veya hala hayatta olduğum için sevinebilirim.

Bugün büyürken ailemin bana vermediği bütün o şeylerin yasını tutabilirim ya da benim doğmama izin verdikleri için minnettar olabilirim.

Bugün güllerin dikeni var diye ağlayabilirim ya da dikenlerin gülleri var diye bayram edebilirim.

Bugün arkadaşlarım yok diye kederlenebilirim veya heyecanla yeni ilişkiler keşfetmek için bir çabaya girebilirim.


Bugün işe gitmek gerektiği için sızlanabilirim ya da bir işim olduğu için mutluluktan haykırabilirim.

Bugün okula gitmem gerektiği için ah vah edebilirim ya da şevkle zihnimi açıp içini zengin bilgilerle doldurabilirim.

Bugün ev işi yapmak zorunda olduğum için keyfimi kaçırıp söylenip durabilirim ya da Allah benim aklım, bedenim ve ruhuma barınak sağladığı için şeref duyabilirim.

Bugün önümde biçimlendirilmeyi bekleyen pek çok şey var ve ben de ona biçim veren heykeltıraş gibiyim. Bugünün nasıl olacağı bana kalmış.

Nasıl bir gün geçireceğimi ben seçerim!

-Alıntı-
Kullanıcı avatarı
Şirine
Bizden Biri
Bizden Biri
Mesajlar: 435
Kayıt: 19 Eki 2006, 21:47

Mesaj gönderen Şirine »

Sevgi ve Pozitif Enerjinin Gücü

İyi düşünüp iyi şeylerle karşılaşmak. Olumsuzluğu kaldırıp atmak. Negatif düşünceye sahip, endişeli insanları hayatımızdan çıkarmak.




Hayata pozitif bakmak, olaylara olumlu yaklaşmak,zor şartlar altındayken dahi gülümsemek. Bunların ne kadar önemli olduğunun artık hepimiz farkındayız. Ama sadece bilmek yetmiyor; uygulamaya gelince nedense başaranlarımızın sayısı o kadar azalıyor ki. Oysaki ben bu öğretiyi yani olumlu düşünmeyi, kendimizi sevmeyi ve enerjimizi hep pozitife yönlendirmeyi yaşam içinde bir ders olarak çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Hem de hayat boyu. Sık sık tekrar yaparsak; daha çok aklımıza getirip, daha fazla yaşantımıza sokarsak gün gelip o az sayıdaki insanlar sınıfına katılacağımızdan hiç kuşkumuz olmasın.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; biz enerjimizi ne kadar pozitif tutarsak, düşüncelerimizde o ölçüde hep kendi adımıza iyilikleri çağıracak.

İyi düşünüp iyi şeylerle karşılaşmak. Olumsuzluğu kaldırıp atmak. Negatif düşünceye sahip, endişeli insanları hayatımızdan çıkarmak. Onları boş yere yanımızda taşımamak, bize de negatif enerji yansıtmalarına izin vermemek.

Hastaysak eğer, "iyileşeceğim" diye geçirmek içimizden; "her geçen gün çok daha iyi olacağım" diye düşünmek. "Neden hastalandım, acaba sonunda daha kötü şeylerde mi beni bekliyor?" tarzındaki olumsuz düşüncelerden, endişelerden bir an önce kurtulmak.

Sabah uyandığımızda, gözlerimizi açtığımızda sağlıklıysak buna şükretmesini bilmek; neşeyle kalkmak yatağımızdan, aynada kendimize gülümsemek. İçimizden "bugün harika bir gün olacak" diye geçirmek, öyle niyet etmek. Size nasılsınız diyenlere "iyiyim" yerine "mükemmelim" diyebilmek ne kadar güzeldir, öyle değil mi?

Öncelikle yapmamız gereken kendimizi pozitif enerjinin gücüyle buluşturmak, kendi duygu ve düşüncelerimizi, hayat enerjimizi bu güçle olabildiğince doldurmak olmalı. Bunu başarmanın, daha çok hayat enerjisi üretmenin en kolay yolu ise daha çok sevmekten geçiyor. Sınırsız, karşılıksız, alabildiğine sevmek. Ünlü tiyatrocu Ali Poyrazoğlu'nun bir köşe yazısında yaptığı sevgi tanımını çok beğendim ben. Diyor ki; "Sevgi oktanı en yüksek, fiyatı en ucuz enerji kaynağıdır. Bagajınıza daha çok sevgi yükleyin." O halde hiç durmadan yüklemeye başlayalım, ne dersiniz?

Sevginin itici gücüyle çevremize, yakınlarımıza, sevdiklerimize daha faydalı, daha verimli olabilir, aynı enerjiyi onlara da yansıtabiliriz böylece.

Tam tersine kendisini doyurmadan sürekli vermek, adeta kendisi için değil de etrafındaki kişiler için yaşamak, kendinden çok onları düşünmek; kendisiyle ilgili şeyleri hep ikinci üçüncü planlara atmak sağlıklı bir davranış şekli değil. Üstelik fedakarlıkla, cömertlikle karıştırmamalı. Bu şekli hayat tarzı olarak benimseyen bir kişi; bilinçli ya da bilinçsiz kendi içindeki bir takım eksiklikleri başkalarının ihtiyacını karşılayarak gidermeye çalışır. İçindeki yetersizlik duygusunu bu vericilikle kapatmak ister adeta. Ama bir süre sonra, verici olduğu için hep el üstünde tutan kişiler tarafından istenmez hale gelir. Çünkü etrafındaki kişilerin ona olan saygısı kaybolmuştur. Çünkü bir insana saygı duyabilmek için, o kişinin kendisine değer verdiğini, kendisini sevdiğini görmeniz, hissetmeniz gerekir. Çünkü bir insanın ilgi alanı, hayalleri, arzuları ölçüsünde değeri katlanarak artar, saygıyı her daim muhafaza eder.

Oysaki sürekli veren kişiler bu özelliklerden yoksundur. Bunu düzeltmenin en iyi yolu ise düşünceleri doğru şeylere kanalize etmek; şikayet edilen şeylerden olabildiğince uzak durmaktır. Çünkü düşünceler o olumsuzluklarla ne kadar meşgul olursa içinde bulunulan ortamdan kurtulmak o denli zorlaşır. Daha anlamlı bir hayatı yakalamak, güzellikleri, mutlulukları ıskalamamak için önce kendi iç gücümüzü keşfetmeye çalışalım, kendi ruhumuzu beslemeyi deneyelim.

Uzmanların söylediğine göre; kabuğumuzdan çıkıp varlığımızla barışabildiğimiz anda pasif rolden çıkıp hayatın içinde aktif olarak rol almaya başladığımızı şaşırarak göreceğiz. Enerjimiz pozitif olarak değişecek ve bazı şeylerin düzelmesi için ilk olumlu adımlar atılmış olacak.

Sorunlarla problemlerle yüzleşmek artık çok daha kolay olacak. Çünkü varlığımızı her şeyiyle kabul edip bunu kendi içimizde benimsemeyi başardık.

Böylesi bir tutum içinde olmak, karşımızdaki kişilerin bizim hakkımızdaki düşüncelerini de değiştirir. Yani bizim pozitif enerjimiz, olumlu düşüncelerimiz, kendimizi sevmemiz hem birey olarak bize yarar sağlar, hem de çevremizdekilerin bize olumlu yaklaşmalarını destekler. Her iki yönden de mutluluk verici bir gelişmedir bu.

Şimdi sıra etrafımızda, sevdiklerimizde. Kendi pozitif enerjimizi onlarla paylaşma anında. Unutmayalım ki bir insan eğer kendini sevmezse kendine önem vermezse bunların hiçbirini başaramaz; başkalarını sevemez, onları yeterince önemseyemez. Önce kendimizi sevmeli, eğitmeli, iç dünyamızı keşfedip tüm yaratıcı yönlerimizi ortaya çıkarmalıyız. Kendimiz dört dörtlük hale getirince etrafımızdakilere daha faydalı olacağımız bir gerçek.

Kabul ediyorum, kolay değildir bunu başarmak, ama hayat rüzgarına kendimizi tamamen bırakmak; bizi nereye savurursa hiç mücadele etmeden o yöne gitmek de hayat felsefemiz olmamalıdır, ne dersiniz haksız mıyım?

Pozitif enerjinin gücünü önemseyen; önce kendisi sonrada etrafındakileri bu enerji ile buluşturan herkese selam olsun. Bende denemek istiyorum diyenler ise, bir an için gözlerini kapatıp hayatlarında var olan tüm güzel şeyler adına şükredip tebessüm etsinler. İçlerindeki o güzel sevginin, o sevgiyle güçlenecek enerjinin fakına varsınlar yeter. Gerisi kendiliğinden gelecektir nasılsa.

Kurak bir toprak çiçek açabilir mi? Evet açar, eğer istenirse, gerçekten yürekten istenirse, sevgiyle beslenirse açar. Sevgi hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için en güzel hayat ilacıdır. Bu nedenle ben tüm yazılarımı her zaman aynı dilekle bitiriyorum ve sevgiyle kalın diyorum.

alıntı
Kullanıcı avatarı
Şirine
Bizden Biri
Bizden Biri
Mesajlar: 435
Kayıt: 19 Eki 2006, 21:47

Mesaj gönderen Şirine »

Tepkisizliğin Nereye Kadar?

Unutmayın ki, kararlı davranışlarınızı saygınızla bütünleştirerek vereceğiniz tepkiler; saygısını çoktan yitirmişlerin yüzünde bir tokat misali patlayacaktır.

Tepkisiz kalmak, yapılan haksızlıkları görmezden gelmek, sizi kullanan ve sindirmek isteyen insanlara karşı hakkınızı koruyamamak Korkmak, yapılanlara göz yummak, "tepki göstersem ne olacak, ne değişecek?" deyip susmak.

Nasıl bir toplumda yaşadığımızı bazen anlamak da zorluk çekiyorum. Olayları, insanları gözlemleyip bunlardan kendimize paylar çıkarmamız bir yana; bu tarz suskunlukları, bu tarz boyun eymeleri görmek beni o kadar üzüyor ki.

Eğer gerçekten haklıysanız; eğer gerçekten size yapılanları kabul etmediğinizi düşünüyorsanız hakkınızı aramanız, tepki göstermeniz gerekiyor. Bu sizin yapmanız gereken doğal bir eylem. Suskun kalmak çözüm değil çünkü. Aksine sizler, bizler sustukça bizlere haksızlık yapanları haklı konumuna getiriyoruz ve onlar bakıyorlar ki karşılarında sessiz, her şeyi kabul eden bir grup var; dayatıyorlar sonuna kadar. Garip bir şekilde kendilerini haklı görüp seslerini daha çok çıkarıyorlar.

Bizler aldatılmayı, şiddeti, tacizi, hor görülmeyi, aşağılanmayı, basamak olarak kullanılmayı, sürekli itilip kakılmayı, medeniyet dışı saygısız davranışları, bunların hiçbirini hak etmiyoruz. Her ne olursa olsun; sorun çok küçük olsa bile tepkimizi göstermeliyiz, hakkımızı aramalıyız hem de sonuna kadar.

Biliyorum bu hiç kolay değil. Üstelik öyle anlar olur ki sizinle beraber olacağını, sizi hep destekleyeceğini sandığınız kişiler birde bakarsınız yok olmuşlar; onlar da suskunluğu tercih etmişler. O anda hissedecekleriniz zordur; arkanızda olduğuna inandığınız desteğin kaybolduğunu anladığınızda altınızdan sandalyeniz çekilmiş gibi hissedersiniz ve belki de yere düşer yaralanırsınız ama olsun. Bunların hiçbiri sizi yıldırmasın. Siz doğru bildiğinizi yapın ve hakkınızı arayın.

Sizin zamanınızı yok yere harcayıp sizi sadece keyifleri için bekletenlerden; size bozuk mal verip sağlığınızla oynayan satıcılardan; size dayak atıp canınızı acıtan eşinizden; iş yerinde taciz eden patronunuzdan; yaptıkları işlerden daha çok para kazanmak uğruna gerekli tedbirleri almayıp sizin ve yakınlarınızın hayatına kast eden vicdansızlardan; hakkınızı vermeyen iş yerinden; bir kuyrukta beklerken en öne geçmeye çalışan saygısızlardan; yanlış teşhisle hayatınızı karartan doktorunuzdan; kısacası küçük ya da büyük tüm haksızlıklardan kendinizi koruyun. Tepkinizi gösterin, mücadele etmekten korkmayın. Unutmayın ki size bunları yapanları durdurmak yine sizin elinizde. Ve kötülükler, haksızlıklar gün gelir sahibine geri döner. Hayatta öyle ilahi bir adalet vardır ki cezasız kalmaz. Ama bizler de onların yaptıkları yanlarına kar kalmasın istiyorsak bu süreci kısaltalım, lütfen tepkimizi gösterelim, azıcık cesur olalım. Çünkü korku başka korkuları da beraberinde getirir. Oysaki cesaret tüm aydınlıkların kapısını açar. Evet belki gün geliyor biz de karamsarlığa düşebiliyoruz. Olaylar, yapılan haksızlıklar karşısında tepki gösterdiğimiz halde elimiz kolumuz bağlı olunca üzülebiliyoruz. Ya da biz her şeyi göze alıp tüm cesaretimizle direnmeye çalışırken, adaletin boşlukları nedeniyle susturuluyoruz. Haklıyken haksız durumuna düşüyoruz. Bu aldığımız ilk darbeyi daha da derinleştiriyor ama olsun. En azından denemiş olmak da bir şeydir.

Hem öyle ilk denemede, ilk başarısızlıkta kaçıp gitmek var mı? Hayat böyle bir şey işte. Sürekli mücadele, sürekli yaşam kavgasıyla harmanlanmış bir senaryo karşımızdaki. Bize düşen ise verilen rolü en iyi şekliyle oynamak ama oynarken kendimizden de bir şeyler katmak.

Yeri geldiğinde cesurca hakkımızın peşinden gitmek. Yapamadıklarımıza ileriki yıllarda yanıp duracağımıza henüz vakit çok geç olmadan bir şeyler yapmak. Tepkimizi göstererek size haksızlıkta bulunanları susturmak, onlara güzel bir ders vermek. Sizin uğradığınız haksızlığa başkalarının uğramasına engel olmak. "Böyle gelmiş böyle gider" sözünü unutturmak. "Böyle gelmiş ama bundan sonra farklı gidecek" dedirtebilmek. Cesaretinizle başkalarının da cesaret bulmasını sağlamak. Haksızlıkların ancak tepki gösterilip ses verdikçe düzeleceğini göstermek. Tepkisiz kalmayarak topluma da örnek olmak. Arada yanlış anlayanlar olsa bile onların da içten içe size hak vereceklerine inanmak. Yalnız olduğunuzu düşündüğünüz anlarda aslında yalnız olmadığınızı, çevrenizde sizi izleyenlerle kocaman bir yürek olduğunuzu unutmamak.

Olayları, yapılan yanlışlıkları, küçüklü büyüklü haksızlıkları önlemenin tek yolu bu. Tepki vermek, cesaretle hakkımızı aramak. Bir deve kuşu misali başımızı kuma gömüp etrafımızda olan bitene karşı kayıtsız kalmamak.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Tepki bir başkaldırış, toplum düzenini bozma eylemi değildir. Aksine yolunda gitmeyen bir takım şeylere dikkat çekme, düzelmesi adına harekete geçmektir.

Unutmayın ki, kararlı davranışlarınızı saygınızla bütünleştirerek vereceğiniz tepkiler; saygısını çoktan yitirmişlerin yüzünde bir tokat misali patlayacaktır.

Artık klasikleşti belki ama ben yine de yinelemek istiyorum ve diyorum ki susmayın, sustukça sıranın size ya da yakınlarınıza geleceğini de sakın unutmayın lütfen.

alıntı
Kullanıcı avatarı
xxl55
Yeni Üye
Mesajlar: 192
Kayıt: 12 Eki 2006, 19:18
Konum: ist.

Mesaj gönderen xxl55 »

Eflatun'a iki soru sormuslar.
Birincisi ; "Insanoglunun sizi en çok sasirtan davranıslari nedir ? "
Eflatun tek tek sıralamıs :
- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarini özlerler...
- Para kazanmak için sagliklarini yitirirler. Ama sagliklarini geri almak için de para öderler...
- Yarından endise ederken bugünü unuturlar.Dolayisiyla ne bugünü ne de yarını yasarlar...
- Hiç ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamis gibi ölürler...

Sira gelmis ikinci soruya ; "Peki sen ne öneriyorsun?"

Bilge yine sıralamıs ;
- Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayin! Yapilmasi gereken tek sey, sadece kendinizi "sevilmeye" birakmaktir...
- Önemli olan; hayatta "en çok seye sahip olmak" degil, "en az seye ihtiyaç duymaktir"
Kullanıcı avatarı
ufukkoc
Yeni Üye
Mesajlar: 71
Kayıt: 24 Nis 2009, 15:34

Re: Hayata Bakış Açınız ?

Mesaj gönderen ufukkoc »

hayat öle bi hal almski karamsar bakmamk elde deil
Kullanıcı avatarı
merve04
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 244
Kayıt: 12 May 2009, 15:42
Konum: Balıkesir
İletişim:

Re: Hayata Bakış Açınız ?

Mesaj gönderen merve04 »

Her ne olursa olsun olumlu bakmak gerekir ..
Cevapla

“Genel Konular” sayfasına dön