6. sayfa (Toplam 14 sayfa)
Gönderilme zamanı: 20 Şub 2007, 15:11
gönderen ismetk
Öncelikle "kadına şiddet" konusunda 07.02.2007, 08:58 tarihli yazısından ötürü eftelya'yı kutlamak istiyorum. Konuyu çok gerçekçi, çarpıcı ve doğaçlama olarak anlatmış. Bu konuda yazmama bile gerek kalmadı, zira eftelyanın yazısına virgülüne kadar katılıyorum. Ancak yeni konunun ne olduğunu tam olarak çözemedim. Ne üzerinde tartışıp, fikir belirteceğiz? Konu, "insanoğlunun niçin ürediği" mi, yoksa "insanoğluna niçin güveniriz ve güven yıkılırsa ne olur" mu?.
Not:Üremek her canlı için biyolojik bir gerekliliktir. Sanırım tartışma konusu bu değil. Aslında bu konuda tartışma yapılacaksa hangi açıdan konuya yaklaşılacak, onu da çözebilmiş değilim.
Nüfus artışı mı? Kaliteli ve sağlıklı genler mi? Çocuk yetiştirmek mi? Suni döllenme mi? Velhasıl, konular birbirine girmiş gibi.
Gönderilme zamanı: 20 Şub 2007, 18:32
gönderen nomad soul
konu yukarıdada belıttıgım gıbı ınsan oglu neden hayatı boyunca cabalar asıl olan ozde olan nedır bu zorunlulugu uzerımızde hıssettıren
ne yoksa bunu bı alıskanlık mı edın mıs ınsan ogluuu
??????????????????
tamamen ıyı dusunulup ozune varılacak konuuu
bu gereksınım nedennn?
Gönderilme zamanı: 20 Şub 2007, 18:38
gönderen nomad soul
bır sekılde
bu caba denılen seyın ne oldugunu
bı zorunluluk mu alıskanlık m ı myoksa adetlerımız gıbı
bı
durummu
hayvanlarda
cabalar
mesela
kus yumutlama donemıne kadar yuva kurar
sonrada
yavru cıkınca
caba denılen seyın boyutu
degısır
ınsanlarda
cocugunu evlendırene kadar
farklı bı boyutta
evlendıkten sonra
farklı bı boyutta
bakarlar
ne bılıyım
ısın ıcıne torun gırdımı daha farklı bı konum alıyor
demek ıstedgım
bu cabalamak
denılen fııl
aslında
kendılıgınden bı bılınmeyen denklemm mııı
Gönderilme zamanı: 21 Şub 2007, 00:53
gönderen nomad soul
kım bılır belkıde doganın kanunu olmaktan oteye gıtmıyor ama suda var kı
kanun dıye nıtelendırılen seyler ornegın su kuresel ısınma durumu bu da gercekten doganın su ankı konumuna aykırı ama
yınede bu durumda sorun olmasın dıe kuresel ısınmanın onune gecmek ıcın yıne o caba denılen onune gecılmeyen gudu var
sımdı bız bu yanlıs durumu duzeltmek ıcın o caba denılen seye sıgınıyoruz ama zamanında yerınde olan ve rayında gıden o doganın kanunlarını
altetmek ıcınde caba denılen seyı kendımıze mısyon secıyoruz
sımdı bu kadar bırbırıne zıt olan seylerı yanyana tutan sey bence doga geregı olamaz
ıyı dusunursek cok mantıksız ama ıkısı ıcınde caba harcanıyor....
Gönderilme zamanı: 21 Şub 2007, 19:14
gönderen nomad soul
cabalamamak zaten bı eylem degıldır o baslıbasına bı avuntudur
hayatı kazanmak ıcın verdıgın ugrası gercektende caba dıye nıtelendırmek dogrumu yada cabalamadan
olacak bırsey bılemıyorum olmusmudur ama hanı kotu emelller ıcerısınde olsan bıle onun ıcın bı efor harcıyorsun
esas olarak sen yapmak ıstedıklerını bı baskasına yaptırmak bıle harcanmıs bı efor oluyor bu zıtlık
ıcerısınde harcana bu efor mu caba yoksa dusunmek mı yada baska seymı
?????????????????
Gönderilme zamanı: 22 Şub 2007, 22:40
gönderen ismetk
Herhangi bir eylemi ya yaparız ya da yapmayız.
Sonuçta iki seçenek, iki eylem çıkar karşımıza.
Yaparsak çaba harcarız, eğer yapmazsak, bu sefer de yapmamak için çaba harcarız.
Sonuçta çabalamamak diye bir şey söz konusu olamaz.
Diyelim ki bir şeyi yapmak için çaba göstermediniz.
Bu sefer de çabalamamak için çaba göstermiş olursunuz.

Gönderilme zamanı: 22 Şub 2007, 23:00
gönderen nomad soul
hocam herseyden once tesekkurler degerli dusuncelerınız ıcın zaten
cabalamamak zaten bır sey ıcın ugrasmamak
bu anlamda harcadıgımız bos zamanın da yada bu eforun da caba olarak nıtelendırmek dogrumu sorusunu esas
alıyorum
taktır edersınız kı her hangı bı eylemı gerceklestırme adına yapılmıs atılımların akınde bu adımlara yonelık
dusunerek olsun pratık olarak olsun yaptıgımız sey cabalamak mı yada bunu sadece bır kabullenme olarak
o gercegın catısı altında kalmak mı
bılemıyorummm
belkıde ben cok derın tartısıyorum yanı yersızdır belkıdeee
:):)
Gönderilme zamanı: 22 Şub 2007, 23:12
gönderen ismetk
Yaşam mücadelesi içinde olan her canlı çabalar sevgili dostum..
Bunun yönü önemlidir. Olumlu ya da olumsuz olabilir.
"Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir" olgusu doğru olduğuna göre değişen her şey için bizzat değişimin kendisi çaba sarf eder.
Şu, belki bu aşamada sorulabilir, ne için çabalıyoruz?
Sonuçta ölüm mutlak bir gerçek.
Buna sevgili Tolstoy güzel bir cevap vermiş.
Sonra yazarım, burası çok ilginç. Tolstoy'un ,"Hz.Muhammed ve Hadisleri" diye bir kitabı yayınlandı.
Hadisleri geçelim, tartışmalı olabilir, ama tolstoyun o kitapta 62-90 sayfaları arasında muhteşem bir yorumu var.
Tamamen kendisine ait analizler. Ben hayran oldum, okumanızı tavsiye ederim.
Daha sonra bu konuda yorum yapacağım.
Gönderilme zamanı: 23 Şub 2007, 13:36
gönderen Ati10
yaşamda tüm canlılara belirli roller verilmiştir... kuşlar muazzam yuva yaparken, karıncalar bitmek tükenmek bilmeyen enerjileriyle yuvalaına yiyecek taşırken, tüm hayvanlar yavrularına tıpkı bir insan gibi şefkatle bakarken bütün bunların ardındaki çabayı sorgulamamız gerekmiyor.. örneğin, bir çok karınca yuvasına ne umutlarla yiyecek taşırken oradan geçen bir insanın ayakları altında ezilebiliyor.
bir insan için de benzer durum geçerli: yeni evlenmiş ve daha ilk gününü birlikte geçiremeden bir kazaya kurban gidebiliyor eşlerden biri.
o halde aslolan nedir? bütün çabalar beyhude midir? herşey bomboş mudur?
tabi ki hayır..
biz insanlar diğer canlılardan farklı olarak bize verilen rolleri en iyi bir şekilde yerine getirmenin çabası ve sorgulaması içinde olmak zorundayız..
bize biçilen bu kısa ömrü en iyi şekilde geçirme sorumluluğumuz var. bu çaba ve sorumluluk, herşey bir yana kendi aklımız ve fiziğimiz için bir ödevdir. aksi takdirde kendi yaşamımızı sabote etmiş oluruz.
yine biz insanların sadece kendimize değil çocuklarmıza ve çevremize karşı da sorumluluklarımız vardır.. bu sorumluluklarımız bir kabulenme yada bir alışkanlık değil bir zorunluluktur..
kafamızda kavramları doğru yerlere oturttuğumuzda puzzle'ın parçaları bir araya gelecek ve anlamlı bir görüntü ortaya çıkacaktır.
eğer hala görüntüyü göremiyorsak kafamızdaki bulanıklığın teşhisini yapıp netleştirmenin yollarını aramalıyız..
insanoğlu zoru kolaylaştırma, karanlığı aydınlatma, bulanıklığı berraklaştırma gibi donanımlarla donatlılmış varlıklardır..
bu donanımlarımız yani rehberimiz: aklımız ve bilgimiz