12. sayfa (Toplam 14 sayfa)

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 15 Oca 2008, 15:30
gönderen ussa
ben bugün böyle bir konuya değinmek istedim.tabiki alıntı ama çok hoş şeyler var.
bu konu hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 19 Oca 2008, 19:04
gönderen ussa
ARKADAŞ NEDİR,HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ NEDİR?

Eski Türklerde Askerler savasirken arkadan gelecek
herhangi bir saldiriyi kontrol edebilmek için sirtlarini bir agaca, kayaya veya tasa vererek ok atarlarmis Atalarimiz genelde bozkir hayati yasadiklari için bu sirt dayanan nesne genelde bir tas veya kaya olurmus yillar sonra bu sirt dayanan tasin ismi ARKA-TAS dan ARKADAS seklinde dilimize yerlesmis ve bugün bile güvenebilecegimiz arkadan vurmayacak olan samimiyetine güvendigimiz kisilere verdigimiz isimdir.


Ask ve arkadaslik bir gün yoldakarsilasirlar, ask kendinden emin bir sekilde sorar;Ben senden daha samimi ve daha cana yakinim
sen niye varsin ki bu dünyada?
Arkadaslik cevap verir:
Sen gittikten sonra biraktigin gozyaslarini silmek için....

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 15 Şub 2008, 19:40
gönderen ussa
o açıdan öyle esengülcüm,ama yinede diğer üyelerimizinde yorumları sitemiz için çok önemli bence

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 16 Şub 2008, 17:50
gönderen Ati10
güzel yorumlarınız için teşekkürler emoş, selma, beloş :gul:
ben de bu konuda düşündüklerimi aktarmak istiyorum...

arkadaşlık, dostluk üzerine çok şeyler yazılmış, çizilmiştir..
herkes çok iyi anlatır da bir türlü anlatılanlarda olduğu gibi birini göremez etrafında.
gerçekten öyledir. bir elin parmakları gibi sayılıdır gerçek arkadaşlık ve dostluklar...
neden bu kadar önemsenen değerler bu kadar zor bulunur!
sorunun cevabını, bu değerlere sahip olmayan insanların çokluğu olarak yada toplumdaki ahlaki dejenerasyon ile ifade edip teşhisi koyabiliriz hemen..
peki neden?
çünkü... diyerek bir sürü neden düşünebiliriz..
çünkü eğitilmemişisiz...
çünkü, sürekli kazık yenmiştir ve maruz kalınanların acısı bir başkasına uygulayarak bir nevi intikam alınmaktadır..
çünkü, kişilik gelişmemiştir ve sürekli bir başkasının etkisi altında kalınmaktadır..
çünkü, çevrede hep biririni kandırma manevralarının kurnazlık olarak adlandırıldığına tanık olunmuştur..
çünkü, birini kullanma ve aldatma da kurnazlık olarak düşünülmektedir..
çünkü, çıkar sağlamak ve başkalarını çekememe duyguları frenlenememektedir..
çünküler böylece uzadıkça sadakatin, yardımseverliğin, dayanışmanın, çıkarsız sevginin, paylaşımın, anlamını yitiren değerler olarak yerini aldığı bir yaşam biçiminin benimsendiğini görebilmekteyiz..
bir arkadaşınızı tanımlarken onu tanırım, bir arkadaşımız deriz..
ancak bu, herşeyi paylaşabileceğin yada her konuda anlaşabileceğin biri olduğu anlamına gelmez..
bir diğeri için arkdaşım ve çok severim dersiniz..
bu da onunla herşeyi paylaştığınız ve her konuda anlaştığınız anlamına gelmez...
sadece kişiliğini beğendiğinizi belirtmiş olursunuz.

bir diğeri için, çok sevdiğim arkadaşım, dostum dersiniz..
işte bu tanımlamaya giren arkadşınız güvenebileceğiniz, sizin her zaman iyliğinizi isteyen, sizin yanınızda olduğundan şüphe duymayacağınız ve hemen her şeyi paylaşabileceğiniz biridir. ancak yine de her konuda anlaşabileceğiniz anlamına gelmez..
önemli olan, onun temiz kişiliği, size verdiği güven ve destektir.
işte dostunuz o'dur...
acaba ben de öyle miyim diye düşünüp cevabını verebiliyorsak bile bu yeterli değildir.. bunu kanıtlamalıyız...
genel olarak toplumda bu yönde bir dejenerasyon varsa.. teker teker birey olarak hepimizin bunda payı olduğunu düşünmeliyiz ve ilk önce kendimizi düzeltmeliyiz...
bir tebessümün bile bize tebessüm olarak geri döneceğini düşünüyorsak çevremize örnek olma davranışı da mutlaka saygı olarak sevgi olarak geri dönecektir..
ve iyi bir arkadaş ve dost iyi bir sırdaştır..
herkese sağlıklı arkadaşlık ve dostluklar..

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 28 Şub 2008, 21:58
gönderen dodili
bence zaman hiçbirşeye ilaç değildir çünkü insanın yaşadığını iyi veya kötü şeyleri unutturmaz...
nasıl o anı yaşarken olanlara alışıyorsak daha sonrakilerede alışıyoruz sadece.
ayrılık,ölüm vs şeylere sadece alıştırıyor zaman bizi hiçbirşey çözüme ulaşmıyor selma ablamında dediği gibi çok küçük şeylerle bile hatırlayabiliyoruz bazı şeyleri sadece köreliyor tıpkı birazcık rüzgarla tekrar ateş almayı bekleyen kor gibi...
üstelik bazı şeylerin hayatımızdaki yokluğunu eksikliğini zaman geçtikçe anlıyoruz özlemeye başlıyoruz zaman nasıl ilaç olabilir ki bence sadece ve sadece alışıyoruz o kadarrr...

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 28 Şub 2008, 23:24
gönderen Şirine
Bencede zman ilaç felan değil, sadece alıştırıo insanı ama asla unutturmuyo,
kolay mı bi insanı unutmak çıakrmak hayatındaan..
o hep bi yerde ince bi sızı olarak kalıo, "bazıları" her ne kadar zamanla unuturum desede,
ben unutamam unutmıcam da..

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 02 Mar 2008, 20:20
gönderen ussa
İletişim kurmakta güçlük çeken insanları uzmanlar,“Zor İnsanlar” olarak adlandırılıyor. Zor insanlar, toplumdan topluma, kişiden kişiye göre farklı olarak tanımlansa da temelde benzer davranışlar gösteriyorlar.

Tüm zor insanların inatçı, hırslı ve kaprisli oldukları görülüyor. Ancak unutmayın ki, insanları değil ama davranışlarını değiştirmek sizin elinizde…
Pek çok kişi çevresindeki zor insanlardan şikayet eder. Evde, işte, okulda kısacası her ortamda bir zor insan bulunur. Oysa aslında “zor insan” diye bir şey yok. Zorlayıcı davranışlar var. Ve maalesef bazı insanlar sürekli bu şekilde bir davranış içinde bulunuyorlar.

“Coping With Difficult People / Zor İnsanlarla Başa Çıkmak” kitabının yazarı Robert M. Bramson bazı insanların neden farklı tavırlar sergilediklerini şöyle açıklıyor:

“Bazı insanlar karşılarındakinin performansını düşürmek ve onların şevkini kırmak için bilerek ‘zor’ tavırlar sergiler.” Her zor insan birbiriyle aynı davranışları sergilemez. Bazı zor insanlar sürekli konuşup hiç dinlemezken, diğerleri de hep son sözü söylemeyi tercih eder. Kimisi sürekli sizi eleştirir. Bazısı sessiz, bazısı agresif olabilir.

Bu noktada Acıbadem Sağlık Grubu Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Kültegin Ögel zor insanların davranışlarını şu şekilde belirtiyor:

- Eğitimi ve bilgisi yetersiz olmasına rağmen kendisini çok iyi sananlar
- Bilgisi ve deneyimi yetersiz olmasına rağmen kendisini iyi sananlar
- Öncelikleri belirlemede beceri sahibi olamayanlar
- Hatasını olgunlukla kabul edemeyen, sürekli açıklama yapıp kendisini temize çıkarmak isteyenler
- Yavaş düşünen ve hareket edenler
- İşleri karıştıranlar
- Hiç konuşmayanlar, bilgiyi zorla ağzından aldığınız kişiler
- Yanlış anlamakta ısrar eden
- Karşısındakinin söylediklerine önem vermeyen
- Konum farklılıkları nedeniyle görüşürken o farkı hissettiren kişiler
- Karşılarındakine saygı göstermeyen
- Yavaş hareket eden ve birçok defa tekrar edilmesi zorunda kalınan insanlar
- Sadece kendi yaptığı şeyin önemli olduğunu düşünen
- Sürekli olaylar ve etrafındakiler üzerinde kontrol oluşturmaya çalışanlar
- Empati kuramayanlar
- Her zaman ‘ben haklıyım’ diyenler
Zor İnsanlara Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Zor insanların özelliklerini daha da artırmak mümkün. Ancak tüm bu özellikler ışığında zor insanları ve onlara 5 ana başlık altında toplamak mümkün.

Agresif İnsanlar: Saldırgan davranışlar içinde bulunan bu sakin bir şekilde kendinizi ifade edin ve size yönelik saldırgan tavırlara kendinizden emin bir şekilde karşılık verin.

Her Şeyi Bilenler: Bu kişilerle mücadele ederken iyi hazırlanmak gerekir. Asla meydan okumayın. Aksine yeteneklerini övün. Gerektiğinde hatalarını ortya çıkaracak sorular sormaktan çekinmeyin.

Şikayetçiler: Karşılarındakine güvenmezler. Kendilerine olan güvenleri de çok değildir. Eksik olan özgüvenlerini saklamak için memnuniyetsiz, her şeyden ve herkesten şikâyet eden bir tavır içine girerler. Bu insanlara “Başkalarının göremediklerini görüyorsun” şeklinde onların güvenlerini arttıracak cümlelerle yaklaşın. Dinleyin ama asla tartışmaya girmeyin. Ona karşı savunmacı davranmayın.

Mağdurlar: İyi dinleyin ve onu anladığınızı gösterin. Soruna odaklanarak onu değişim için motive edin.

Gizlice Saldıranlar: Bu insanlara karşı ne kadar geri çekilirseniz o kadar üstünüze gelmeyi severler. Geri çekilmeyin. Şakaya vurun.

Kaynak : İnsan KaynaklariL DIR SİZCE?

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 02 Mar 2008, 20:22
gönderen ussa
İletişim kurmakda güçlük çeken insan nasıldır?sizce yorumlarınızı bekliyorum,,,

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 03 Mar 2008, 13:14
gönderen ussa
Aile içinde olumlu iletişim nasıl olmalı?

Anne-baba ve çocuk arasındaki olumlu iletişim ailenin mutluluğunu artırır. Ayrıca çocuğun bu iletişim tarzını model alarak hayatı boyunca sağlıklı sosyal ilişkiler kurmasına yardımcı olur ve kendini ifade yeteneği ile özgüvenini güçlendirir

İletişim, iki yaşındaki çocuk için de, ergenlik çağındaki çocuk için de hem özsaygının hem de karşılıklı saygının anahtarıdır. Anne/baba ve çocuk arasındaki olumlu iletişimin temel ilkeleri şunlardır:

Çocuğunuzun kendisiyle ilgilendiğinizi, ihtiyacı olduğunda yardım edeceğinizi bilmesini sağlayın.
Çocuğunuz sizinle konuşmak istediğinde televizyonu kapatın veya gazeteyi elinizden bırakın.
Çocuğunuz size önemli birşey söylemeye çalışırken telefon görüşmesi yapmaktan kaçının.
Başka insanların özellikle dahil olması gerekmediği sürece, konuşmalarınızı özel tutun. Çocuğunuzla aranızdaki en iyi iletişim etrafta başka insanlar yokken gerçekleşir.
Çocuğunuzu başka insanların önünde utandırmak veya güç duruma düşürmek sadece içerleme ve düşmanlık duyguları hissetmesine neden olur, iyi bir iletişime değil.
Çocuğunuzun tepesinden konuşmayın. Konuşurken fiziksel olarak çocuğunuzun düzeyine inin.
Çocuğunuzun bir davranışı ya da bir olay nedeniyle çok sinirliyseniz, objektif davranamayacağınız için, yeniden sakinleşene kadar iletişim kurmaya çalışmayın. Beklemek, yatışmak ve çocukla daha sonra konuşmak en iyisidir.
Çok yorgunsanız aktif bir dinleyici olabilmek için daha fazla çaba harcamanız gerekecektir. Gerçek bir aktif dinleme kolay iş değildir ve bedeniniz ve zihniniz yorgunken daha da zorlaşacaktır.
Dikkatle ve nazik bir şekilde dinleyin. Çocuğunuz birşey anlatmaya çalışırken sözünü kesmeyin. Çocuğunuza arkadaşlarınıza gösterdiğiniz nezaketi gösterin.
Olayların nedenini sormayın, ne olduğunu sorun.
Çocuğun anlatmaya çalıştığı durum hakkında önceden bilgi sahibiyseniz, bunları çocuğunuzla paylaşın.
“Senin için neyin iyi olduğunu ben biliyorum”, “sadece dediğimi yap, sorun çözümlenecektir” ya da “ben sözümü bitireyim sen de konuşacaksın” gibi cümleleri, telkinlerde bulunmayı ve ahlaki açılardan kınamayı en az düzeyde tutun. Bunlar açık iletişim kurma ve bu açıklığı devam ettirmeye yardımcı olmayacaktır.
Aptal, budala, tembel gibi aşağılayıcı sözler kullanmayın.
Çözüme yönelik somut adımlar geliştirmesi için çocuğa yardımcı olun.
Çocuğu yaptığı veya yapmadığı şeylerden dolayı değil, kendisi olduğu için kabul ettiğinizi gösterin.
Çocuğun açık iletişimi sürdürmesini destekleyin. Bunu, çocuğu olduğu gibi kabul ederek ve gösterdiği iletişim çabalarını takdir ederek sağlayabilirsiniz

Re: Beyin Fırtınası

Gönderilme zamanı: 03 Mar 2008, 13:17
gönderen ussa
canım ablam fikirlerimi yeni yazıyorum,merak etme düşüncelerimi yazıcakdım fırsatım o an olmadığı için ve en sonunda yazdım